Michael Psellos, Bazı kaynaklarda Nikomedia (İzmit) doğumlu olduğu kaydedilen Psellos'un asıl adının Konstantinos olduğu ileri sürülür. Fakat manastır yaşamındaki adı olan Mihael'le tanınmıştır.
Konstantinopolis'te sıradışı bir eğitim görerek ileride patrik olacak Ksifilinos (III), Konstantinos (III), Leihudes ve şair Mauropus gibi değerli kişilerle çalışma fırsatını bulmuştur.
Psellos'un saraya ilk kez 1041'de V. Michael'in imparatorluk sekreteri olarak intisap ettiği ileri sürülür. İlk önce hukukçuluğu seçen Psellos, IX. Konstantinos tarafından Konstantinopolis'te 1045'te açılan iki okuldan biri olan felsefe okulunun başına geçmiştir. (Hocası Ksifilinos ise hukuk okulunu yönetiyordu.) Yazmalarında anlattığına göre, Psellos burada Araplardan Keltlere kadar geniş bir yelpazeden öğrenciye ders vermiştir. Bu okulda, Bizans'ta o güne dek egemen görüş olan Aristotelesçiliğe karşı, yeni Platoncu bir felsefe geliştirmiş, bu arada Hıristiyan düşüncesinin başlangıcı olarak kabul ettiği Homeros'un edebiyatını yeniden yorumlamıştır.
Psellos her ne kadar bir düşün adamı olarak ün yapmışsa da, bazı kaynaklarda politik yaşama büyük ilgi duyan, hırslı ve entrikacı bir kişi olarak anlatılır. 1054'te, İmparator IX. Konstantin'in siyasal ve askeri başarısızlıklarının faturası çevresindeki seçkinlere çıkarılınca, Ksifilinos ile birlikte keşiş olarak Olimpos Dağı'na (Uludağ) çekilmeye zorlanan Psellos, kısa süre sonra başkente dönmeyi başardı. İmparatoriçe Teodora tarafından başdanışmanlık göreviyle geri çağrıldı, Teodora'dan eski öğrencisi olan VII. Michael döneminin (1071-1078) sonuna dek etkin siyasal rollere soyundu. Bu iddiaların abartılı olduğu ve Psellos'un yalnızca "hipatos ton filosofon" (düşünürlerin başı) unvanı ile yetindiğini ileri süren araştırmacılar da vardır.
Büyük olasılıkla VII. Michael döneminde "logothetes" Nikeforitzes'in düşmanlığını kazanarak başkenti terk etmek zorunda kalan Mihael Psellos, yaşamının son günlerini görece yoksulluk içinde geçirmiş ve genç kuşaklar tarafından unutulmuş olarak ölmüştür. Ölüm tarihi, Nikomedialı Mihael adlı birinin ölüm tarihi olarak zikredilen 1078 kabul edilirken, Filip Monotropos'un Dioptra adlı yapıtına yazdığı önsözden hareket edilerek bu tarihin 1096 olabileceği de ileri sürülmüştür. Gerçekten de M. Psellos'un bazı eserlerinin 1081'den sonra yazıldığı kesin gibidir.
l Psellos, tüm Bizans tarihi içinde çok geniş kültüre sahip gerçek bir entelektüel olarak seçkin bir yere sahiptir. Tarih, felsefe, hitabet, ilahiyat, tıp, matematik, astroloji ve hukuk konularında yazdığı mektupları geniş bir koleksiyon oluşturur. Bir filozof olarak Psellos doğanın rolünü öne çıkarmış, bu bağlamda mucizenin rolünü minimuma indirmişti. Psellos'un tarih kitabı Kronografya (Vakayiname), 976-1078 arasında bizzat şahit olduğu hatta bazı yazarlara göre bizzat oluşturduğu olayları kapsar. Diğer en önemli yapıtı “Platon'un Ruhun Kökenine İlişkin Öğretisine Yorum”'dur.
George Ostrogorsky'nin de dahil olduğu bir grup tarihçiye göre, Psellos değişik imparatorların kişiliklerine ve dönemin eğilimlerine ayak uyduran, gerektiğinde entrikalara giren, dalkavukluk eden ve böylece durmadan yükselen bir politikacı-düşünürdü. Fakat aynı zamanda hünerli ve hızlı kalemi, yüksek hitabet gücü ve yaratıcı zekasıyla, Helenizm düşüncesinin Bizans'ta yeniden yaşam bulmasını sağlamış çok seçkin bir kişilikti.
Konstantinopolis'te sıradışı bir eğitim görerek ileride patrik olacak Ksifilinos (III), Konstantinos (III), Leihudes ve şair Mauropus gibi değerli kişilerle çalışma fırsatını bulmuştur.
Psellos'un saraya ilk kez 1041'de V. Michael'in imparatorluk sekreteri olarak intisap ettiği ileri sürülür. İlk önce hukukçuluğu seçen Psellos, IX. Konstantinos tarafından Konstantinopolis'te 1045'te açılan iki okuldan biri olan felsefe okulunun başına geçmiştir. (Hocası Ksifilinos ise hukuk okulunu yönetiyordu.) Yazmalarında anlattığına göre, Psellos burada Araplardan Keltlere kadar geniş bir yelpazeden öğrenciye ders vermiştir. Bu okulda, Bizans'ta o güne dek egemen görüş olan Aristotelesçiliğe karşı, yeni Platoncu bir felsefe geliştirmiş, bu arada Hıristiyan düşüncesinin başlangıcı olarak kabul ettiği Homeros'un edebiyatını yeniden yorumlamıştır.
Psellos her ne kadar bir düşün adamı olarak ün yapmışsa da, bazı kaynaklarda politik yaşama büyük ilgi duyan, hırslı ve entrikacı bir kişi olarak anlatılır. 1054'te, İmparator IX. Konstantin'in siyasal ve askeri başarısızlıklarının faturası çevresindeki seçkinlere çıkarılınca, Ksifilinos ile birlikte keşiş olarak Olimpos Dağı'na (Uludağ) çekilmeye zorlanan Psellos, kısa süre sonra başkente dönmeyi başardı. İmparatoriçe Teodora tarafından başdanışmanlık göreviyle geri çağrıldı, Teodora'dan eski öğrencisi olan VII. Michael döneminin (1071-1078) sonuna dek etkin siyasal rollere soyundu. Bu iddiaların abartılı olduğu ve Psellos'un yalnızca "hipatos ton filosofon" (düşünürlerin başı) unvanı ile yetindiğini ileri süren araştırmacılar da vardır.
Büyük olasılıkla VII. Michael döneminde "logothetes" Nikeforitzes'in düşmanlığını kazanarak başkenti terk etmek zorunda kalan Mihael Psellos, yaşamının son günlerini görece yoksulluk içinde geçirmiş ve genç kuşaklar tarafından unutulmuş olarak ölmüştür. Ölüm tarihi, Nikomedialı Mihael adlı birinin ölüm tarihi olarak zikredilen 1078 kabul edilirken, Filip Monotropos'un Dioptra adlı yapıtına yazdığı önsözden hareket edilerek bu tarihin 1096 olabileceği de ileri sürülmüştür. Gerçekten de M. Psellos'un bazı eserlerinin 1081'den sonra yazıldığı kesin gibidir.
l Psellos, tüm Bizans tarihi içinde çok geniş kültüre sahip gerçek bir entelektüel olarak seçkin bir yere sahiptir. Tarih, felsefe, hitabet, ilahiyat, tıp, matematik, astroloji ve hukuk konularında yazdığı mektupları geniş bir koleksiyon oluşturur. Bir filozof olarak Psellos doğanın rolünü öne çıkarmış, bu bağlamda mucizenin rolünü minimuma indirmişti. Psellos'un tarih kitabı Kronografya (Vakayiname), 976-1078 arasında bizzat şahit olduğu hatta bazı yazarlara göre bizzat oluşturduğu olayları kapsar. Diğer en önemli yapıtı “Platon'un Ruhun Kökenine İlişkin Öğretisine Yorum”'dur.
George Ostrogorsky'nin de dahil olduğu bir grup tarihçiye göre, Psellos değişik imparatorların kişiliklerine ve dönemin eğilimlerine ayak uyduran, gerektiğinde entrikalara giren, dalkavukluk eden ve böylece durmadan yükselen bir politikacı-düşünürdü. Fakat aynı zamanda hünerli ve hızlı kalemi, yüksek hitabet gücü ve yaratıcı zekasıyla, Helenizm düşüncesinin Bizans'ta yeniden yaşam bulmasını sağlamış çok seçkin bir kişilikti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder